Doğal Eğitim (Natural Education) 2

Kitap İncelemesi

Kitabı dün bitirdim ve ilk söylemek istediğim şey kadının (Winifred Sackville Stoner) gerçekten çok eğitimli bir insan olduğu. Glenn Doman’ın referansından sonra hakkında yaptığım küçük bir araştırmadan sonra, özellikle hakkındaki Wikipedia maddesini okuduktan sonra çok kasıntı ve burnu havada biri olduğunu düşünmüştüm. Aslında hala öyle olduğunu düşünüyorum. Ama bu kadının söylediği her şeye katılmasam bile, gerçekten donanımlı bir insan olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Önceki yazımda kitabın içeriğini ve daha çok anne Winifred’in kızına bir şeyler öğretirken kullandığı yöntemleri anlatmıştım.

Doğal Eğitim

Çoğunluğu oyunlardan oluşan bu yöntemleri çok sevmekle beraber, kitap sadece bunlardan bahsetmiyor. Anne Winifred’in çocuk yetiştirme felsefesini de anlatıyor. Bunu anlatırken de kendi döneminin bazı portrelerini de yazıyor.

Anne Winifred’in çocuk yetiştirmede “on emir” im dediği prensipleri şunlar:

  1. Çocuğa asla “Yapma” deme: Çocuğa sürekli sınırlar koymanın, ona sürekli dur, hayır, yapma demenin onun doğal merak ve keşfetme arzusuna ket vuracağını düşünüyor, ki bu konuda ona hak veriyorum. Bunun yerine çocuğa bebekliğinden başlayarak, uzak durması gereken şeylere yaklaştığında dikkatini dağıtacak alternatifler sunulmasını öneriyor.
  2. Çocuğa asla zorla bir şey yaptırma: Çocuğa ödevlerini bitirmezsen babana seni dövdürürüm (çocuk eğitiminde dayak yüz yıl önce şimdi olduğundan daha kabul edilebilirdi) gibi tehditlerle bir şey yaptırmanın, onun zorla yaptığı şeyden nefret etmesine sebep olacağını söylüyor. Her ne kadar anne-babalar bugün dayak yerine başka zorlayıcı yollar (dışarı çıkamama, tabletin/telefonun elinden alınması vb) kullansalar da, zorlamanın çözüm olmadığına ben de katılıyorum.
  3. Çocuğun kendisine ya da ebeveynlerine saygısını kaybetmesine asla izin verme: Prensip olarak buna ben de katılıyorum. Ancak Winifred bunu, onu özel okula gönderdiği için parası kalmayan ve bu yüzden pejmürde kıyafetler giyen annesinden utanan kız çocuğu örneği ile açıklıyor. Winifred aynı zamanda küçük kardeşlerin kendisinden büyük abla/abilerinin kıyafetlerini giymesine de karşı çıkıyor. Ki bunun hakkında çok emin değilim.
  4. Çocuğu asla korkutma: Çocuklara güvenliği öğretmenin önemli olduğunu ama ağaçtan düşme korkusu aşılayarak, çocukları ağaca çıkmaktan alıkonulmamasını; köpek korkusu aşılayarak, hayvan sevgisinden mahrum bırakılmamasını, gök gürültüsünden korkmayı aşılayarak, yağmurlu havada evden dışarıyı izlemekten alıkoymamayı tavsiye eder. Çocuğa sürekli cehennem korkusu veren ebeveynlerin çocuklarının, hayattan zevk almayan melankolik çocuklar olduğunu gözlemlediğini de ekler.
  5. Çocuğun asla “yapamam” demesine ve kendinden şüphe etmesine izin verme: “Ben bunu yapamam” yerine “Bunu yapmayı deneyeyim” cümlesinin kullanılmasına teşvik edilmesi gerektiğini söyler.
  6. Çocuğun sorusuna asla cevap vermemezlik etme
  7. Asla çocuğu küçük düşürme
  8. Asla çocuğu kandırma: Anne baba ve çocuk arasındaki güven duygusunun sarsılmaması için verilen sözlerin tutulması ve tutarlı olunması gerektiğinin altını çizer
  9. Asla çocukla dalga geçme: Çocuğuyla dalga geçip onun kıskançlığına oynayan bir baba yüzünden kendi kardeşini boğmaya kalkan bir çocuğun örneğini verir. Bu kadar ekstrem örneğe nazaran benim görüşüm de özgüven aşılamak için bu kadar uğraşılan çocukların, kendine güveninin onlarla dalga geçerek zedelenmemesi gerektiği
  10. Başka bir yerin evden daha çekici olmasına asla izin verme: Winifred bunun içinde evinde mutsuz oldukları için, ihtiyaçları olmamasına rağmen hırsızlık yapan bir grup çocuk örneği ile anlatır. Bence verilen tavsiyelerden en güzeli bu. Çocukların kendilerini en rahat ve güvende kendi evlerinde hissetmeleri gerektiği.
Winifred Junier’ın 1915 tarihli bir fotoğrafı

Winifred kitabında vurgulamak istediği şeyleri açıklamak için gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine benzeyen pek çok örnek kullanır. Bu örnekler çoğunlukla onun tanıdıkları ya da tanıdıklarının tanıdıkları olması bakımından dönemin Amerikasının yaşam stili hakkında bilgi mi vermektedir, yoksa Winifred çok ukala bir insan olup, herkese tepeden bakıp kusurlarını gördüğü için mi çarpıcı kıssalar kullanıyor tam emin değilim. Dua etmediği için 3 yaşındaki oğlunu döverek öldüren rahip, iki çocuğunu gün içinde yaptığı yaramazlıkları hizmetçiden öğrendikten sonra onları bir güzel kırbaçlayıp, akşam yemeği vermeden yatağa gönderen anne bunlardan sadece bir kaçı.

Öte yandan kitapta benim katılmadığım noktalardan biri Anne Winifred’in o dönemde de şöhret bulmuş olan Montessori okullarını eleştirmesi. Ona göre Montessori okulları çocuklara özgürlük vermekle birlikte, sağladıkları gerçekçi eğitimle, onların (çocukların) gerçekten başarılı olması için gereken hayal gücü teşviğinden yoksundu. Hatta Anne Winifred daha ileri gidip “Montessori okullarından hiç bir zaman bir dahi çıkmayacağı” kehanetinde bulunuyordu ki zaman onu haksız çıkardı.

Çocuk dahi bir bebekle oynarken

Bir diğer konu ise çocuğunu belli davranışlara eğitmek için kullandığı metodlar. Dağınık bıraktığı için ortadan kaldırdığı ve bir süre geri vermediği oyuncaklar kabul edilebilir. Ama bana göre çocuğun bir haftalık performansını değerlendiği yıldızlar ve siyah işaretler biraz fazla katı. Anlattığına göre çocuk iyi davranışlar sergilediğinde önceden hazırladıkları bir şablona yıldızlar koyuyormuş, ancak kötü davranışlar sergilediğinde ki buna suratını asmak, ağlamak, kirli olmamak, oyuncakları dağınık bırakmak da dahil şablona siyah işaretler koyuyormuş. Hafta bittiğinde kızı şablondaki siyah işaretleri görünce ağlıyor ama bunun kendi suçu olduğunu biliyormuş. Sonra bu kötü şablondan iz kalmasın diye bu kağıdı birlikte yakıp, gelecek haftanın şablonunu hazırlıyorlarmış. Winifred’in şablonunda hiç siyah işaretlerin olmadığı ve sadece yıldızlardan oluşan bir kaç şablonu varmış. O kağıtları kızın mükemmel davrandığı toplamda bir kaç haftanın anısı olarak saklıyorlarmış.

Benim bu şablon olayından hoşlanmamın sebebi çocuğu her daim kalması güç bir mükemmellik standardında tutmaya eğitmesi. Winifred çocuğunu bir sulugöz (crybaby) olmamak üzere eğittiğinden gururla bahsediyor. Bana göre insanın surat asabileceği, ağlayabileceği, kendisini mutlu hissetmeyebileceği anların olması normal ve bunu çocuğa normal bir şey olarak öğretmek ise elzem. Aksi halde çocuk öyle hissetmese bile sürekli iyi gözükmek için çaba içinde olacak ve etrafındakilerden de aynı davranışı bekleyecektir.

Sonuç olarak eleştirdiğim bazı şeyler olsa da kitabı beğendim. Çocukların öğrenmeye en açık ve anneye en çok ihtiyaç duyduğu dönemde onları yabancı, ve çoğunlukla eğitimsiz bakıcıların eline bırakan Amerikan kültürünü (Türkiye’de de durum farklı değil) eleştirir Winifred Sackville Stoner. Winifred büyük adamların nadiren ileride babaları gibi büyük şeyler başaran çocukları olduğunu söyler. Ona göre bunun nedeni, büyük adamların babalar değil, anneler tarafından yetiştirilmesidir.

#NaturalEducation #DoğalEğitim #DogalEgitim #WinifredSackvilleStoner #WinifredSackvilleStonerJr #GlennDoman #OkulÖncesiEğitim #OkulÖncesi #Montessori #Kitap #EarlyDevelopment #ÜstünYetenekliler #ÜstünYetenekliEğitimi #FactsInJingles #TekerlemelerdekiGerçekler #DahiÇocuk #DahiÇocukYetiştirmek #GentleRevolution #NazikDevrim